Düzencik, Sarıoğlan


Düzencik
Mahalle
Harita
Mahallenin haritadaki yeri
Kayseri
Kayseri
Ülke Türkiye
İlKayseri
İlçeSarıoğlan
Coğrafi bölgeİç Anadolu Bölgesi
Nüfus
 (2007)[1]
62
Zaman dilimiUTC+03.00 (TSİ)
İl alan kodu0352
Posta kodu38840
Resmî site
[2]

Düzencik, Kayseri ilinin Sarıoğlan ilçesine bağlı bir mahalledir.

Kayseri iline 84, Sarıoğlan ilçesine 24 km uzaklıktadır Müslüman ve sünnidir Türkmen köyüdür.

. Necmettin ÖZSOY – Ahmet ÖZHAN

Müşterek gayretle yaptığımız çalışma hakkında;

    Köyümüz ve yöremizde kullanılan ya da belli yaş grubu tarafından bilinen; kelimeler, sözcükler, deyimler ve bilinmesine rağmen ağız yapısıyla dikkat çeken terimlerden oluşmaktadır. Çalışmada ortaya çıkanlar üçüncü Şahıslardan derleme olmayıp tamamen kendi hafızalarımızı zorlayarak ortaya çıkardıklarımızdan ibarettir .Bu vesile ile içerisinde yanlışlıklar olabilecektir. Gayemiz sizlerin de katkıda bulunmalarıdır
    Kaybolmaya yüz tutmuş geleneklerimizi yaşatma anlamında, sizler de; Eski düğün, kız isteme, nişan, cenaze, asker uğurlama, misafir ağırlama, toplumsal dayanışma, atasözleri, deyimler, özdeyişler, ağıtlar, dualar, beddualar, çocuk oyunları, bitki ve çiçek isimleri vs. hatırladıklarınızı, bildiklerinizi paylaşa bilirsiniz  

 

Aaleşme-Oyalanma Abaaa-Hayret-şaşırma ünlemi Aba-Anne,ebe,amca eşi

Abara—Ark ta akan sulama suyunun delerden geçmesi için yapılan sistem(su              köprüsü)-    Hayvanların su içmesi için yapılan suyun aktığı yerdeki çeşme yalağı.

Abarii- Olumsuz durumlarda şaşırma, hayret ünlemi. Acer-Yeni Acıh,azıcıh-Çok az, biraz Acışmah-Canı yanmak-sızlamak Ad vermek-Yemin atmek Adamahıllı-Gerekli olandan çok, oldukça, çok, iyice.(hava adamahıllı soğudu. Oldu olacak. (adam ahıllı şurayı da sürde gidek) Adıbelli-Oldu olacak Adilemek- Düşman bellemek-Hafızasına hasım olarak yer etmesi. Köpek beni adiledi. Adilemek-Köpek beni adiledi Afat-Sel felaket Afilli- Gösterişli, hoş, çalımlı Aflak-Kolayca kandırılan Afsunlamak-Büyü ve nazara karşı okuyup üflemek Ağız-İnekler yeni doğum yaptıktan sonra ilk4 -5 gün anne tarafından yavruya verilen süt. Ağnamak-At, eşek vb. toza toprağa yatıp yuvarlanması Ağu-Zehir Ahmın- Hayvan gübresi Ahran-Akran, Yaşıt Ahraz-Sağır ve dilsiz Alaca-Kırmızıya yakın (alaca inek) Alaf-Alev Ala- Siyah beyaz renk Alabula-Karışık renkli Alengirli- Gösterişli, cakalı, fiyakalı. İleride sakıncalı tarafları çıkabilecek olan Alenme-Alay etme Alenme-Oyalanma, vakit geçirme Alevçik-Bağ evi. Alıcıkuş-Yırtıcı kuşların hepsine genel olarak deriz Alkış vermek-Beddua anlamında Amel olma- Mideyi bozma Anadut- Ağaçtan yapılan 3 parmaklı, ot-ekin-yonca kaldırmaya yarayan tarım aleti. Anız-Ekinin biçildikten sonra tarlada kalan sap. Arastak-Yapılarda saçak, tavan. Arıya gitmek-Zayi olmak, boşa sarf edilmek, Vasıflıyken Kıymeti bilinmemek Asbap - Üst baş, elbise Aşıraşırı-Aşure Aşikar-Gizli olmayan, Apaçık Sekili At-Ayağı alabacak olan at) Atarlastik-Kuş lastiği Atkı-Saman atmaya yarayan tarım araç gereci Avara-Avare-işinden geri kalmak, tembellik etmek. Avgın-Üstü kapalı su yolu.Kapalı su akıntısı.taş ila örülü kapalı ark.Eş anlamlısı Pöhrenk) Avcar-Karışık baharat Avuntu-İnsanın acısını kederini unutturan, insanı avutan şey. Avurd- Yanağın ağız boşluğu hizasına gelen kısmı Ayakyolu-Tuvalet Ayan beyan-Açık seçik Aygır-Damızlık erkek at Azap-Başkasının yanında karın tokluğunda çalışmak ya da Harmancı durmak Azaşşaa -Yokuş aşağı Azık-Yolculukta ya da tarlada çalışırken yemek üzere hazırlanan yiyecek Azmak-Yolu şaşırıp kaybolmak Babal-Vebal, Günah (babalı boynuna) Bahale-Bana bak, bakar mısın Basma –Hayvan gübresini kasnak içerisine koyarak kurutup tezek yapmak. Basma-Üzerine renkli biçimler basılmış, renkli kumaş. Başı gayısı olmak-Kendi derdiyle uğraşmak, derdine düşmek Baştan savma-Gelişi güzel yapılan iş. Batman-Ağırlık birimi.1 Batman (6 okka) 7,7 Kg Bayağı-Epey, haylice Bayıratyukarı-bayıraşağı-Yokuş yukarı-yokuş aşağı Bobayiğit(Bayiğit-)Yapı olarak çok güçlü kimse. Korkusuz, özü sözü bir olan kimse. Beklik-Nişanda söz kesiminden sonra yapılan merasim. Söz kesilen geline takılan takı Belek-Bebeği sarıp sarmalamaya yarayan geniş ve uzun bez-Kundak Beleme-Bebeği,beleğe sarmak. Belenmek-Bulanmak, bulaşmak (üstü başı un a belendi) Bellemek-Kürekle bahçeyi işlemek Bellemek-Öğrenip belleğe yerleştirmek, ezberlemek. Bellemek-Öğrenmek Bellemek-Sanmak, bilmek, tanımak.(adam bellemiştim) Berduş-Birşeye karşı aşırı düşkünlük, aşırı tutku. Organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla fizyolojik işlevin bozulması durumu. Beribenzer-Alalade, sıradan, bayağı, biraz olsun benzeyeni. Beri-Konuşana yakın olan (beri gel-bana doğru gel) Besmeç- Kaba yapılmış ekmek Beter olmak-Daha da kötüsü Beter-Daha kötü Beygir-Kısırlaştırılmış yük taşıyan at Bezenmek-Kendini süsleme donatmak. Bezir-Bezir yağı Bıldır- Bir yıl önce, geçen yıl. Bıngıldak-Kafa kemiklerinin birleşme noktalarının arasındaki bağ dokudan oluşmuş bölge. yeni doğan bebeklerde yumuşak ve esnek olur. Bıtırah-Üzerinde çok sayıda dikenleri bulunan otsu bitki Bıyıl-Busene Biyol-Hani bizaman, biara.(hani biyol bana böyle böyle demiştin) biyol şöyle yapmıştık Boyunduruk-Çifte koşulan öküzlerin birlikte yürümelerini sağlamak için boyunlarına geçirilen ağaç çember. Bunelek tuttu-Bir tür sinek. Büyükbaş hayvanları ısırdığında paniğe kapılıp sağa sola koşması Burgu-Ağaç delme aracı Buyannı- Butaraf Buymak-Pek çok üşümek Buzalacı-Hamile ineklerin durumu Cacıran-Kavrulmuş una şeker katılarak yapılan bir çeşit un helvası Canavar- Kurt Cayma-Vazgeçme Cazı-Cazıgarısı,cazıarısı- Dedikoducu, karışıklık çıkaran, fitneci, ihtiyar kadın Cebelleşme-Canıyla cebelleşme Cec-ceç-Tığ savrulduktan sonra tahıl tanelerinin bir arada toplanmış hali Cereme-Başkasınca verilen ya da bir kaza sonucu ortaya çıkan zararı ödeme. Cıbıldak-Çılbak,çıplak Cılh-bozulup, kokmus, çürük yiyecekler için kullanılır Cıncık gibi-Cam gibi tertemiz. Cıncık-Kırık cam parçacıkları Cıngıl-Salkım bi cıngıl üzüm Cırcır-Fermuar Cırmalamak-Tırmalamak. Cızı-Sınır (Yada çit sirerken pulluk ile tarlanın bir ucundan diğer ucuna bir defa sirülen hat) Cibilliyet-Sıfat, yüz, sima(cibilliyetsiz) Cicik-Güzel, iyi, sevimli. Cingan-Roman vatandaşlara denilir. (Çingene-Haymatloz) Cingar-Kavga,gürültü.(cingar çıkardı) Cinlik-Aynı türden olan şeylerin(kışlık yiyeceklerin Un, elma,elma kurusu, turşu, kayısı kurusu,pekmez, bal, yağ, yoğurt vs. bazı özelliklerle ayrılarak konulduğu oda-bölme Coplan-Arazi üzerindeki derin çıkurlar.Coplan Dere-Derin Dere Cücük-Kanatlı hayvan yavruları Çahıldah- Hayvan dışkısının hayvanın yününe bulaşarak kurumuş hali Çalgı-Çalı çırpıdan yapılan süpürge Çalhamaç-Ayran Çalım-Büyüklük taslayan ve gösterişli.(çalımını sevsinler) Çanak-Pişirilmiş topraktan ya da metalden yapılmış, yayvan kap. Çara- Memeli hayvanların kızgınlık zamanlarında ve doğumları yaklaşınca dişilik organlarından akan sıvı. Çaygara-Irmak, çay, dere, öz, kıyısında bulunan ya da buradaki toprak az kazılınca çıkan kaynak su. Çayır-Çimen Çenedini ayırmak-bacaklarından ikiye ayırmak Çeneleşmek-Tartışmak Çeten-Saman taşımak için kullanılan, kağnı ya da römork kasalarına tahtalarla monte edilen Büyük araç, gereç, kap. Çıban-İltihaplı yara Çıkı- (küçük bohça) Çıkışmak-Hoşa gitmeyen davranışı için bir kimseye sert sözler söylemek., azarlamak Çıngı-Ateş parçası.Kıvılcım(gözünden çıngı çıhıyodu) Çiçe bannak- En küçük parmak Çilemek-Yağmur çilemesi, ekilmişin çilemesi, gıda ürünlerinin rutubetten çürümeye yüz tutması Çile-Sıkıntı, zahmet, güçlük Çimmek-Bütün vücuduyla suya girip çıkarak yıkanmak Çingitaş-Bir çeşit Serttaş, granit. Çingil-Küçük bakır kova-bahraç. Çivid- Renk (çivid mavisi) Çoluk çocuk-Bütün ev halkı çocuklarda içinde. ailecek herkes Çomak-Küçük değnek,sopa Çot-Eli ayağı sakat olan kimse. çolak. Çömlek-Topraktan yapılan ve pişirilip ateşe dayanıklı tencere Çöö mek- Çocuğu çö dürmek- işetmek Çörten-Yağmur sularını alıp evin damı üzerinden uzağa akıtan, dışarı doğru uzanmış oluk (ağaç ve taştan olabiliyor.) Çul-Yere serilen kaba dokuma- Çü-Eşeklere yürümesi için söylenir. Çüş-Eşeklere durması için söylenir. Dabaz-Ciltte kırmızı plaklar şeklinde görülen, kaşıntı, alerjik hastalık. Dağlamak-Kızdırılmış metal ile yarayı yakmak. Dahrat,Teharet-Temizlik(maddi-manevi temizlik) Dalama-İt ısırması Dalaşma-Köpek boğuşması (it gibi dalaşmayın) Dalga geçmek- Alay etmek Dalga-Defter sayfasına denilen dalga. Ayrıca defter dalgasına Yaprak ta diyoruz Damızlık-Yalnızca döl almak amacıyla yetiştirilen iyi nitelikli hayvan ya da bitki. Dangalak-Düşüncesiz, budala, akıl yoksunu kimse. Dangırdah-Koyunların boynuna takılan büyük çan- Danışıklı dövüş-Başkalarını aldatmak ya da atlatmak amacıyla önceden yapılmış gizli anlaşmaya dayanan davranış. Dara-Tartımda kabın ağırlığı Darı-Mısır bitkisi Darlanmak-Canı sıkılmak, bunalmak. Deh-Dehlemek-(binek hayvanlarını hızlı koşturmak için söylenir.) Dek durmak-Uslu olmak, yaramazlık yapmamak. Dellal çağırmak-Duyurmak, ilan etmek. Yüksek sesle ilan eden, duyuran. Demin-Az önce. Demin-Biraz önce-Az önce Dene-Arpa buğday vs Dene-Tane-Adet(Beş dene-beş tane) Denneştirmek- Dağınıklığı gidermek, Çeki düzen verip toparlamak.(ortalığı denneştir) Depelemek-Ezmek çiğnemek Depik-Tekme Derma-Deri iltihabı. Desti-(testi)-İçine su ve diğer sıvılar konulan, geniş gövdeli. dar boğazlı, kulplu toprak kap Deşirici -Köy köy,ev ev gezen ;arpa,buğday, mercimek vs toplayan dilenci Deşmek-Kazmak Devlesigün-Ertesi gün Deyyus-Dürzü Dışlığı gelmek-İçi açılmak,sıkılmamak. Dıhılmak-(İçeriye dıhıldılar) Dıvrak-Kibar ya da düzgün fizikli, hareketli anlamında kullanılır Diidirmek-Tazyikli su Dikinatyukarı-Yokuş yukarı Dillim düdük-Söğüt dalından yapılan oyuncak düdük Dimdirek-Sağa sola sapmadan-dosdoğru (Dimdirek git sağa dön kime sorsan gösterir) Dinelmek-Ayakta durmak, ayakta beklemek Dirayet-Beceriklilik, yetenek, ustalık, kavrayış, zeka Diremek-bir şeyi dikine koymak, dikine dayamak. Direz- İp Diyal-Değil Dolaşma-Gezinme (ortalıkta dolaşma) Domuşma-Surat asma Dorak- Süngerimsi taştan yapılan ortası oyularak içerisine yoğurt konulan taştan kap. (dorak yoğurdu olurdu) Dölek-Düz düzgün (dölekdur-dölekteki tarla) Döven(düven)-Ekinlerin tanelerini sapından ayırmak için kullanılan, hayvanlarla çekilen üzerinde ön tarafa taş konulan, alt yüzeyinde keskin çakmak taşları olan kızak bicinde tarım aracı. Dulda-Yağmur, güneş, rüzgâr ve soğuğun etkisinden uzak, kuytu, korunaklı yer. Dutuşturmak-Karşısındakinin isteyip istemediğine bakmaksızın bir şeyi eline verivermek. Çocuğun eline dürümü dutuşturdu. Dutuşmak-Güreşe duduştular Dutuşturmak-Yakmak Ede-Ağabey. Edmek-Yapmak. Amma eddin ha Efil efil-(Rüzgar esişi için)-Yumuşak yumuşak, tatlı bir biçimde. Eğirmek-Yünü ip yapmak için Kirmen vasıtasıyla yapılan iş işlem Eh- Yeterli,kafi-tamam (çayı yeter mi doldurayım mı? eh eh) Ekkeş-Bilmiş, ukala Elcek-Tırpan sapına takılan tutanak Elden ayrıh-Huyca kimseye benzemeyen. Kuraldışı Eli böğründe kalmak-İşe yaramaz duruma düşmek, başarısızlığa uğramak. Eli böğründe-Ahşap payanda-Kubbe ve çatı ağırlığını ana duvarlara aktaran ahşap destek. Elice-Küçük ve kulplu tava Elinin körü-Usandırıcı ve bıktırıcı durum karşısında yapılan azarlama ile beraber bıkkınlık ve serzeniş. Ellaam—Herhalde. Zannedersem. Galiba Ellaham-Sanırsam(Ellaham beni bir adam belledin) Elvermek-Yardım etmek Elvermek-Yeteneğini aktarmak Emi-Tembihlemek. Tamam mı, Anlaştık mı. çocuğum yaramazlık yapma emi Endaze-65 cm boyunda uzunluk ölçüsü. Eneme-“Hayvanlara vurulan damga, işaret-Hayvanları hadım etme(iğdiş) Engil-Bağ çubuklarının sertleşmeden önce yenilebilir uç kısımları hali Enik-kedi Köpek yavrusu Entare-Tek parçalı kadın giysisi Erinmek-Üşenmek Erişkin-Yetişkin Esdek köstek konuşma- Esik-Çukur(esikteki tarla) Essah-Gerçek, sahi (essahmı diyon) Eşmek- Kazmak Ermek-Ulaşmak, kavuşmak, yetişmek, kavuşmak Eşmek-Mezat eşmek Evlek-Dönümün 1/4 ü Evlik-Günümüzde karşılığı mutfak Evraaç-Tandırda sac üstünde ekmeği evirip çevirmeye yarayan ince uzun ağaç ) Eza-Eziyet Fak-Tuzak Fer-Gözün fer i- ayrılığı, ışığı Fer-Öz (buğdayın ununun hiç FER'i yok Fırıldah-İp yardımıyla Ekseninde dödürülen ağaç oyuncak Fışkı-At gillerin taze dışkısı Firig etmek-buğday tanelerinin tam olgunlaşmamış, kısmen sütlü haline denilir. Başakla birlikte üttükten sonraki haline değil. Firik ütmek-pişirmek Firek- Kapı kilidi Firez- Ekinin biçildikten sonra tarlada kalan köklü sap. Ekini biçilmiş tarlada. Gabala-Tartısız ölçüsüz toptan pazarlık(anlaşma)(işi gabala aldık-samanı gabala sattık) Gabarık-Gabarma Gabayel- Lodos Gafil-Habersiz Gahır, Derin üzüntü, ya da sıkıntı; derin acı, içe işleyen üzüntü Gahretmek-,- Derin üzüntü, ya da sıkıntı; derin acı, içe işleyen üzüntü ile söylemek. Gaile-Dert, sıkıntı, üzüntü, keder. Uğraştırıcı iş, çekilmesi zor yük. Gamalah-İri cüsseli Gamanmak-Bıkmak usanmak, elinden şaşmak Gamaşmak—Ağzı gamaşmak. Ekşi bir şey yedikten sonra uyuşup, tedirgin olmak. Gamaşmak-Gözüm gamaştı-Işık nedeniyle rahatça bakamamak. Gamgı-Ağacı yontarken ortaya çıkan artıklar. Ganara-Normal bir insanın yeme içme kapasitesini aşan, doymayan Gancık-Dişi köpek Gandak-akarsuyun dönemeçli derin yerlerde hızının düşerek göllenmesi Ganıcah-Yürümeye yeni başlayan çocuklar için yapılmış 3 tekerlekli yürüteç. Ganırtmak-Büküp zorlayarak yerinden oynatmak. Gani-Bol .Varsıl zengin. Gapçık-Kovan, Ayçiçeği,yeşil mercimek vb. Çitlendikten sonra içi boş posası. Gar payı-(kar payı)-Komşu evler arasındaki en az olması gereken uzaklık miktarı (karın damdan kürünüp düştüğü yer. Garamık-Çalı gillerden olan dikensi ve buğday taneleri çapında mor meyvesi olan, doğada kendiliğinden yetişen bitki. Garel-Ölçü,kıvam,ayar(Gareli iyi oldu)(Gareli bozma) Garez-Kin,öç alma,kötü ve kinli amaç. Garınsak,-Cana yakın, kanı sıcak pozitif enerjisi olan kimse Gasavet-Gam,Kaygı, sıkıntı, tasa, üzüntü Gaşah-Şamşamerin gövdesinin kuru hali Gavil-,Kavil-anlaşma, söz birliği etmek Gavlatmak-Soymak eyleminin anlamca dar bir çeşididir. Bir yüzeydeki kabuk veya herhangi bir nesneyi, kaldırmak Gavurga-Kavrulmuş buğday Gaybet-Gıyabında, arkasından konuşmadan ziyade, olumluda olsa yokluğunda konuşmak)- gaybetinde konuşmasan Gaydalı-Gösterişli hareketler yapan. Güzel ve sekerek yürüyen Gaygana-Çırrpılmış yumurtaya un, peynir ya da kıyma, mantar katılarak tavada pişirilen yemek. Gayıl gelmek-Razı olmak, kabul etmek Gayıl olmak-Razı olmak Gaypah-Verdiği sözü tutmayan, sözsüz, dönek kimse. Geçgere-Geç geri- İki ucunda uzun kulpları bulunan tekerleksiz ilkel sayılabilecek bir taşıma aracı Geçim ehli-Değerleri yaşatarak birbirine güvenmek,birbirini saymak ve sevmek Geri bas, Baş geri-Atlara söylenir. Gever-Arklardaki suyun yolunu değiştirmek için önüne yapılan toprak set. Gıbta-İmrenme, imrenti. (gıbtayla bakmak) Gııı-Kadınlar arasında seslenmek ya da dikkat çekmek için Kız anlamanında söylenilir. GIgah-Koyun dışkısına denilir. Gırgı-İşlene biler ama işlenmemiş toprak sahası Gırgır-Gırgır geçmek, alay etmek. Gırhlıh-Koyunları yünlerini kesmeye yarayan büyükçe makas. Gırizet- Siyah, Okul önlüğü Gısmık-Pinti, cimri, paylaşmayı sevmeyen Gıyı-Kenar Gıytırık-gıytırıhtan-İşe yaramaz, bayağı, basit, değersiz, önemsiz. Gicişmek-Kaşıntı duyumsamak,kaşınmak

Gırışmak- Başını dikerek gösteriş yapmak, kasılmak, kendini beğendirme 

çabasında olmak.(Hoçoğlunun boğası gibi ne gırışıyon) Girişmek-Dövmeye başlamak. İşi yapmak üzere eyleme geçmeye hazırlanmak ya da geçmek. Gişi-Koca(Haticenin gişi si memet) Gişisi-Herifi Gocuk-Kaba mont Golcah-Ceket ya da gömlek kollarının kirlenmemesini önlemek için, bilekten dirseğe kadar olan bölümün üstüne geçirilen eğreti kol Gonşu-Komşu Goö- Yeşil (goö gözlü, ğöcekler göğerdi) Gopça-Kimi gysilere dikilen ve giysinin iki yerini birleştirmeye yarayan. Metal bir halkayla bir çengelden oluşan tutturmalık. Goruh- Olgunlaşmamış üzüm Gön- Hayvan derisi Göynek-Göynek, belin altına kadar inen, çoğunlukla basmadan dikilmiş bir tür gömlektir. Gözer-Buğday, çavdar, toprak gibi şeyleri elemekte kullanılan, iri gözlü kalbur. (elek) Göresim geldi-Çok özledim Gözü kamaşmak-Göze güçlü ışık gelince bakamaz olmak Gubarma –Kibirlenmek, gururlanmak. Gufa-Kova Gumpür-Patates Gurk-Yavrulu ya da yumurta üzerine civciv çıkarmak için oturan Anaç tavuk Guşanmak-Giyinmek Güğüm-Bakırdan yapılan,karın bölümü şişkin, yandan kulplu uzun ve dar boyunlu, ağzı kapaklı su kabı. Güman gelmek-Varlığından emin olunmayan şey, emin değilsen konuşma- Habire-Israrla Hacet: 2 anlamda, Hacet gidermek-Alet edavat Haft—Ark ta akan sulama suyunun delerden geçmesi için yapılan sistem(su köprüsü)- Hayvanların su içmesi için yapılan suyun aktığı yerdeki çeşme yalağı. Haftayım-devre arası-oyun sahası değiştirme Haggat-Hagıki-Hakikaten mi, gerçekten mi Hak- Bekçi ığır çobannı için toplanan Hane başı düşen borç-pay,) Haldır huldur-Bir işi çabuk ve gürültülü yapmak. Halel- Halel getirmemek, Zarara uğratmamak) Hampa,hampacı-İnsanların sırtından geçinen, hazırdan yiyen, başkasına yük olan. Bunlar içinde fırsat kollayan kişi. Haral-Çok büyük dokuma çuvallara denmektedir. Harmancı durmak- Başkasının yanında Harman sezonu boyunca işçi olarak çalışmak. Hasbaal,hasbihal-Sohmet etmek,karşılıklı konuşmak ve söyleşmek. Hasit-Haset,fesat- Bir kimsenin başkasının sahip olduğu maddi manevi varlığı kıskanması Hatıl-Duvar içine yatay konulan kalas. Taş duvarı bağlayan kalas ağaç Hatır- Düşünme anımsama, akılda tutma yetisi, bellek, anlık, akıl. Hatır-Gönül, kalp Havas-Heves Hayıflanmak-Maruz kalınan kötü durum karşısında eseflenmek ve üzüldüğünü belli etmek. Gocunmak. Hedik- Bulgur yapmak için haşlanmış buğday Heleki-İyi ki-Allahtan Helik-Duvar örülürken büyük taşların arasına konulan küçük taşlar. Helke-Bakır kova Hemide-İnadına(Hemide yapacağım) Hemi -de olabiliyor Hergele-Henüz bineğe ya da yük taşımaya alıştırılmamış at, eşek sürüsü Herkeş-Herkes Herk-Sürülerek bir yıl beklemeye bırakılan tarla.(nadas) Hers-Hırs Hezen-Damı toprak olan evlerde kirişin üzerine dikine konulan kalın ve büyük ağaç. Hışı çıkmak. Paramparça olmak. Çok aşırı yorulmak. Hızmıh-Samanın irisi Hışı çıkmak-Çok yorulmak, paramparça olmak. Him-Temel Ho-Öküze seslenme Hop-Dur Hoplamak-Zıplamak Horanta-Aynı çatı altında yaşayan ev halkı. Geniş aile Horum-Biçildikten sonra tarlada yapılan küçük deste (mercimek, nohut vb. yığınları) Hot-Kalça kemiği Höbek-Öbek-Birbirine benzer ya da aynı türden şeylerin oluşturduğu bütün, takım, küme, yığın, grup. Höl-Tavukların yumurtaları alınırken yine yumurtlaması için yuvasına bırakılan tek yumurta. Höykünmek-Birine ya da birilerine benzemeye çalışmak, biri ne yaparsa kendisi de onu yapmak. Hurç- Sağlam kaba büyük heybe. Habe-Heybe-İçine öteberi koymaya yarayan,kıldan,iplikten ya da yünden dokunmul,birbirine kendinden bir parçayla bitişik iki gözü bulunan bir tür torba Huyma-Başka yörelerde hayme de deniliyor. (yoncayı huyma yaptık) Hüs-Sus Ibrıh-(ibrik)-Su ve benzeri sıvıları koymaya yarayan, kulplu ve emzikli kap. Ilgıt ılgıt-(Rüzgar esişi için)-Yavaş yavaş-hafif hafif Iraalanmak- Iramak-Zaman ya da uzaklık olarak; ara açılmak, uzamak, uzaklaşmak. Irahat dur-Yaramazlık yapma akıllı uslu ol Irahat-Iraat: Keyif,Rahat Irak-Uzak Irast gelme-rast gelme-Doğru hedefi bulma, İşin ıras gelsin(işin yolunda doğru gitsin Irgalama- (beni hiç ırgalamaz)-İlgi-İlgilendirme. İlgilendirmek Irızgı-Rızık,rızk Iz-ızıcıh-acıcıh-Çok az İbik-Horoz,hindi vb. Hayvanların tepesindeki kırmızı etli deri uzantısı. İbik-Nevresim, yorgan, battaniyenin köşe noktası. İbdi- Önce(ilk olarak başlangıçta,sonra karşıtı olarak ayak diremek. İçerlemek-Kırılmak,öfkelenmek İçesine -.Bir durum, karar veyaolgu hakkında rahat hissetmek. Vicdanın rahat mı. Kafanda soru işareti kaldı mı İiss-Atları durdurmak için söylenir. İlaan-Leğen İlişkirik-Etsucuğu İlişmek-Sokulmak. İlkin-Önce- İlla-(Belirteç) Israr, kararlılık, inadına İlla-illaki-Ne olursa olsun, mutlaka. İllet-Hastalık,dert İlle -Mutlaka İmece-Köyün müşterek işlerinde köylü dayanışması. İrin-İltahap,cerehat İmrenmek-Beğendiği bir kimseye ya da şeye benzemeyi çok istemek İnme-Felç İskembe-Oturah-tahta sandalye vs İskembi-oturak, sandalye İşgillenmek-Kuşkulanmak İşlenti-Şiş, tığ, iğne vb. araçlarla elde yapılan, örgü, nakış, oya gibi işlerin genel adı İşmar- El,göz,kaş,ya da başla yapolan bir şey anlatmaya çalışışan işaret İtdirsa- Kesildiğinde sütü akan ve ellerdeki siğile iyi geldiğine inanılan bitki türü İtdirsa- Göz kapağında çıkan siğil. İyiler-Erenler-Evliyalar Ka-Ağa (A nın üzerinde yumuşatma olacak) (Memet Ka nın oğlu vs.) Kadak-Küçük çivi-kadak çakmak Kağnı-Öküz arabası Kah- -Bir öyle bir böyle -Kah böyle diyon,kah böyle diyon(A üzerinde yumuşatma olacak) Kah-Kah öyle kah böyle-bi öyle bi böyle Kakıç-Başa kakma Kakkılı-Bolbol dolu dolu Kalas-Kalın ve uzun biçilmiş uzun tahta ya da kereste. Kalburaltı-Benzerleri arasında silik duruma gelmek. Kandırıhcı-Gandırıhcı- Sahtekarlık ve yalanlarla Kandıran ve bunu alışkanlık haline getiren. Karaçağ-Tahıl ürünleri biçildikten sonra harmana taşımak için römork üzerine ağaç Direk, kalas vs. yapılan hacim olarak büyütülmüş araç gereç Karaçalmak-Suç atmak, iftira etmek, yok yere suçlamak Karalamak-Kötülemek Karık- Arklar arasında kalan, sebze ekili toprak parçası. Karınsah-Çok çana yakın Katık ya da gatıh-Gatıksız yemek mi olur. Yoğurt ayran vs Kavşıt-İki suyun birleştiği yer Kayış-Kemer- Kaysak,Kaysaklama-Yağmurdan ya da tarlayı suladıktan sonra toprakta oluşan kabuk Kaytarmak-İşini yapmayarak zamanını boş geçirmek. İşten kaçmak Keçeşme-Vücudun bir yeri uyuşup duyarlılığı azalmak, keçe gibi olmak. Kefe-İki gözlü terazi gözlerinden biri. Keh-kenar, köşe, uç. dağların en uç noktası, doruk (karşı Keh teki Tarla. Kehli-Ortak yemek yenilen büyük kap. Kele-Genellikle kadınlarca kullanılan ayol, yahu, gibi bir söz Kelek- Olgunlaşmamış Kavun Keleş-Güzel Kelli-Sonra (bundan kelli) Kenef-Tuvalet Kenger- Dikenleri olan yabani bitki. Kökü kesildiğinde süt çıkar. Kuruyan sütte sakız olur. Kepmek-Toprak yapılarda,çökme yıkılma.(Dam kepti) Kerat tablosu-Çarpım tablosu Kere-Defa,Kez, (kaç kere dedim) Kerme-Koyun ve keçi gübresinin, ağıl veya ahırda kesilerek tezek olması Kes-Yonca samanı Kete-Mayalı ya da mayasız hamurdan yapılan, içerisine tereyağda kavrulmuş un konularak tandır ya da fırında pişirilen çörek Keyiş-Eşşek Kıska-Şimdi arpacık soğan diyolar Kısrak-Dişi at Kip-Uygun, tam oldu Kirmen-Yünü ip yapmak için kullanılan ahşap eğirme aracı Kit-Kilit Kocakarı soğukları-Mart ayının ortalarında normallerin altındaki soğuk havanın sürdüğü 7 günün genel adı. Koçkatım zamanı-Ekim ve Kasım ayları arasında olur. Hayvan yavrularının kışın soğuğa ve açlığa dayanıksız oluşlarından dolayı, yavrulama zamanlarının denetim altına alınması amacıyla sürülerden ayrılan erkek hayvanların sürüye geri katıldığı zamandır. Bir tür mevsimlik bayram niteliğindedir. Kompe deynek-Ucu topuz, ucu kalın sopa Koslü-Köstebek Koşam-Avuç (eli yüzü bi koşam kir) Kölen-Ahır içinde yeni doğan buzağılar için tahtadan yapılan bölüme yer. Kömpe ekmek-Küle gömülerek pişirilen mayasız çörek. Kösa-Köse Kös küra-Tandır ya da sobadan kül almaya yarayan kürek Kös-Köz Kötülemek-Karalamak-Biri ya da bir şeyi, kötü ve oluşuz sözlerle başkasına anlatmak. Kotelemek-Bir şeyi hızla kaldırıp yuvarlamak,fırlatmak. Kötürüm-Yürüyemeyecek derecede sakat olan, ayağa kalkamayan. Kulak asma-Söylenen sözü dikkate almak, önem vermek ve dinlemek Kunnacı-Hamile kedi, köpek- (köpek gunnadı-yada köpek kunnadı) Kuşam-Giyim Küfle-Tandırdaki ateşin yanmasını sağlayan hava deliği Külah-Ahşap(yağ,yoğurt kabı) Küp-Pekmez, yağ, peynir, turşu gibi şeylerin konulduğu karnı geniş, dibi dar toprak kap. Kürtük-Kar kürtük oldu Kürük-Eşek yavrusu Lal-Dilsiz Lades girmek ya da çekişmek.İki kişinin tavuğun lades kemiğinin birer ucundan tutup kırmasıyla başlayıp,içlerinden birinin herhangi bir şeyi ötekindenaklımda demeksizin alması durumuna ve yenilmiş sayılmasıyla sonuçlanan oyun. Lalek-Leylek Le -Değilmi (Ahmet askerliğini yapmamıştı le) Libid ya da livid-Yabani bitki(ortasında uzun çıkıntılı mor tonlarında boyası çıkan bitki) Loğ-Toprak damı ve harman yerinde gevşeyen toprağı pekiştirmek ya da ezmek için kullanılan silindi taş. Lokma-Bir defada çiğnenebilecek büyüklükte yiyecek parçası Lök lök-(At lök lök koştu) Maç etme- Sağılan ineğin sütünü indirmesi için danayı emzirir gibi yapıp çekmek.(Yeni doğan buzayı süt emmeye alıştırmak anlamında da kullanılır. Maarim-Meğerse Maasimek-Önemsemek Mabin-Evin salonu Mağ-Evin dam yapımındaki kalın ve yatay ağaç Mahana-Bahane-Mazeret- Öne sürülen sözde neden, gerçek olmayan neden Mahat-Ahşap malzemeden yapılan büyük sedir, divan Mahsus-mahsustan-(bilerek isteyerek söylemek, yapmak iken) bizde yalancıktan anlamındadır Makine- Otobüs Malak-Manda yavrusu Malama-Saman ve tahılın savrulup birbirinden ayrılmadan önce biraradaki hali Malamat.- Rezil olmak, dile düşmek Malamat-Rezil olmak, dile düşmek (açlık, kıtlık, sıkıntı, üzüntü, güçlük) Manda-Camız Mangır-Para Mani Mani--(Adamınan mani mani oynuyo) Manühülle-Maddi hayal Maraz,marazlı-Hastalık,sayrılık Maraza çıkarmak-Anlaşmazlığa yol açan davranışta bulunmak. Maraz-Dayanılması zor durum, dert.-Hastalık Maraz-Hastalık,sayrılık. Dayanılması zor durum. Masat taşı-Tırpan bilemeye yarayan taş. Masat-Tırpan bilemeye yarayan bileme taşı. Masimek-Önemsemek, saymak Maşat-Gayrı müslim mezarlığı. Maşrafa-Metal ya da plastik gibi farklı malzemelerden yapılmış, Ağzı açık, kulplu bardak. Mayıs- Hayvan gübresi Mayış-Maaş Mazarat- Zarar-zararlı Mazı-Kağnı ve arabalarda iki tekerleği birbirine bağlayan ağaç Mecal-Derman, takat Mengil- Koyunlarda boyun altında sallanan çıkıntılar Meret-Kötü, uğursuz. can sıkan, hoşlanılmayan şeyler ya da kimseler için sövgü sözü. (alkol mereti-sigara mereti) Merkep-Eşek Meses-Hayvanları dürtmekte kullanılan ucu demirli değnek. Mıh-çivi Mihlacı çıkmak-Çok yorulma, hışı çıkmak Mikap-1 metre küp (Kaç mikap kup katalım) 1 mikap=1 metreküp Mil milek-Balçıklı ve sulu çamur Mintan-Gömlek Misafir odası- Evlerde misafirler için planlanmış ve düzenlenmiş oda . Mukayyet-Kendini koru,gözetle(kendine mukayyet ol) Motur-Traktör Möhdeç-Muhtaç Mudara-Zarar görmemek için dostça davranmak Mut-Yaklaşık iki avuç dolusu buğdayı içine alan ölçek Muhannet-Ödlek, korkak ve namert. hem nankör olan, hem korkak olan hemde olmayacak ve korkulmayacak şeylerden korkan kimselere denir. Musur-Hayvan yemliği Muzunnas-Yaramaz Mühlet-Verilen ya da tanınan süre. Mühlet-Verilen ya da tanınan süre. Müzevirci-Söz getirip götüren ara bozan. Açık ya da gizli her lafı başkasına yetiştiren. Müzevirlemek-bir kimsenin bir başkasıyla ilgili olarak söylediği kötüleyici, olumsuz sözleri ya da ona karşı olarak yaptığı olumsuz bir davranışı karşı tarafa iletmek Navruz çiçeği-Güzel kokulu yenilebilir çiçek Nanetayın-(lalettayin)-Özensiz, gelişigüzel, herhangi, sıradan Neçe-Nice Nehas- Nasıl oldu da Nevrim döndü (nevr,nevroz, nevrotik, nörolojik rahatsızlık)yani çok sinirlendim. Niidek-Ne yapalım Obıyaaşı- Ele güne karşı. Yapılması uygun olmayan hareket-söz anlamında. El aleme rezil olmak. Obuyaaşı-Obaaya karşı-El aleme karşı Ohaat-Madem, öylede (ohaat niye eyle diyon) Oh-at arabasının Oht- (Akşam Ohtu oraya gidilmez. Okuntu- Düğüne çağırmak ereğiyle, armağan olarak gönderiler peşkir, gömlek, fincan vs. Ev ev gezilerek yapılan düğün daveti Oluk -Dağlardaki pınarlarda, çeşmelerde bulunan, ağaçtan vb. yapılmış, suyun akmasına yarayan, uzunlamasına kesit durumunda, üst yanı açık boru. oluktan su içmek) Omisilli-Değerli ve güzel bir şey zarar gördüğünde veya kaybolduğunda bu şeyi nitelemek için .. On mak-(on muyasıca)-Daha iyi bir biçime girmek, düzelmek; eksiği kalmayıp gönence Ona kulak asma-boşver onun söylediklerini de kendisini de. Ooörü-gibi. onun gibi(Filancanın yaptığı ooörü-olumsuz manada kıyaslama) Ossun-Olsun Oşuhcu-Bir başkasını aşırı biçimde öven-Argoda yağlayan kişi. (oşuhcunun teki) Öbürü-Diğeri Öcü-Hayali yaratık Öç-İntikam Ödü yarılmak-Çok ama çok korkmak Öfelemek-Oğalamak Ökenmek-Birinin yaptıklarını, söylediklerini yineleyerek alay etmek Öksüzoğlan çiçeği-Kardelen çiçeği Öküz helvası-Tere yağında kavrulmuş un ve pekmez katılarak yapılan bir çeşit helva. Ööbet-Sürekli kendini öven Öörü- Gibi (Benim Öörü)- Örk-At, eşek, gibi hayvanları çayırda bağlamaya yarayan, uzun ve kalın ip ya da zincir Ötekisi-Diğeri Örs- Üzerinde maden dövülen çelik yüzeyli demir. (tırpan örs üstünde çekiçlenir.) Ötürük-İshalolmak Ötean-Geçen gün Öyün,Öğün—Vakit Öz- Akarsu Özemek-Ayran yapmak için yoğurda su katılarak çırpılması.Yoğurt özemek Pallamak –Binek hayvanlarının, sebepli ya da sebepsiz yere kontrolden çıkarak koşmaya başlaması. Pasak- Kir Patak-Dayak Pelit-Palamut meşesi Peşkir-Yüz havlusu Peyke-Tahtadan yapılmış, alçak ve duvara bitişik durumda sedir. Pezik-Pancar yaprağı Pılı pırtı-Küçümseme ereğiyle-eski birçok giysi ve eşya. Pöçük-Kuyruk sokumu Pörtlengeç-Söğüt dalından yapılan su sıkılan oyuncak Pur-Alçı taşı Pusmak-Bir şeyi kendine siper ederek saklanmak, gizlenmek. saldırı ya da zarar vermek amaçlı-Pusulanmak Pusmak-Saklanmak, gizlenmek( Pürçüklü-Havuç Püs- Erik, kayısı, badem vb. ağaçlardan sızan zamk. Rahvan-Rahvan at (atın koşma şekli) Rezil rüsva- Şapsallık ya da bilgisizlikten dolayı küçük düşme hali. Yerin dibine girme isteği uyandıran durum Saamen- Düğünde kız evine gelin almaya giden erkek tarafı alayı Saarmek-Seğirmek Saçma-Karasaçma (tezek kırıntılarından yakacak) Sağmal -Süt hayvanı Sah- Sahi Sahden-Sahiden Saho-Pardüso Sal - Cenazeyi omuzda taşımak için kullanılan araç Salaca- Cenaze namazı kılmak için tabutun bırakıldığı taş ya da demir sedye Salık-Haber(salık verme)köye salık verin Sallanseyip-Başıboş, amaçsız dolaşma. Sanduha_- Sandık Sapa-Gidilmekte olan yolun üzerinde olmayıp sapılarak varılan yer. (orası sapa kalır) Sapak-Yol ayrımı Sapısünük-Kendini bilmez-kişiliği olmayan Sapıtmak- Kendisini takip edenin şaşırtmak, takibinden kaybolmak. Kontrolden çıkmak, anormal davranmak Sapıtmak-Kontrolden çıkmak, mecazen delirmek Sası-Mide bulandıracak biçimde kokan Sası-Mide bulandıracak bir biçimde kokan. Savak-Suyun savağı Savsaklamak-Ağırdan almak, Oyalama Sayımı-Sahimi,gerçektenmi. Sayrılık-Birşeye karşı aşırı düşkünlük, aşırı tutku. Hastalık sayılır. (Futbol bir sayrılık olmaya başladı) Sehim-Pay Seklem-Kıl ve yünden dokunmuş çuval Semirmek-Canlı hayvanlar için- Et ve yağ bağlamak. Besili duruma gelmek. Serzeniş-Şikayet etmek, yakınmak. Seyip-Başıboş, sahipsiz. Seyirmek-Kaslarda istemsiz kasılma Sıçan-Fare Sınamak-Denemek Sırım-Derinin ince kesilerek ip yerine kullanılması Sıtkı-Doğru gerçek. Sıtmak-ödü sıtmak-Ödü patlamak, çok korkmak. Sızgıt-Et kavurması Sille-Tokat Simsim-simsim- İfadesi mümkün olmayan, çok ince ve gizli marifet Sini-Evde yapılan baklava Sinir atma-Sabrın tükenerek aniden şiddetli sinirlenmek Sinir,siğil-Deride özellikle ellerde oluşan zararsız, pürtüklü küçük ur. Sinmek-Kendini göstermemek için büzülmek, saklanmak(savunma amaçlı) Sinmek-Saklanmak, gizlenmek(korunma ve savunma amaçlı Sin-mezar (sininde yatmasın) Sitil-Bitkilerin toprak altında kalan kök kısmı Sivişmek-Gizlice kaçmak. Sıvışmak. Sofranmak-Gönülsüz bir iş gördüğünü belirtmek için, kendi kendine bir şeyler söylemek, söylenmek, homurdanmak. Sohranmak-(sokranmak)İşi gönülsüz yaptığını belirtmek için kendi kendine söylenmek, homurdanmak. Somurmak-Emmek (somuruk şeker) Soyha–Ölünün üstünden çıkan giysi. - (soyhan galsın) Sufra-Sofra Sumsuk-Yumrukla vurma Susa-Kıvrımsız, dar ve düz yol mecazen-.yeni buldun susayı Sümsük-Aptal,mıymıntı,sünepe,uyuşuk,pısırık,miskin, tembel kimse Sünepe –Kılıksız ve uyuşuk, sümsük, pısırık, miskin kimse. Süüm-Süğüm-Bir sap ya da miktar ip Şakül- Şakülü kaymak-Genellikle alt tarafında sivri uç bulunan, bir ipe asılan ve dikey referans çizgisi olarak kullanılan ağırlıktır. (su terazisinin öncüsü) Şamar-Açık elle yüze vurulan tokat.(tokattan daha hafif) Şaplak-Şap diye ses çıkan tokat Şelek-Biçilip deste yapılarak sırtta harmana taşınan ekin yükü ya da çalı çırpı Şemşamer Siftlemek- Ayçiçeği çekirdeği çitlemek. Şemşamer-Ay çiçeği, Günebakan, Şevşiri-Çapraz, ters Şırınga-Vücuda ilaç vermek için kullanılan ucu iğneli küçük pompa.-enjektör. Şıvgın-Ağaçların her yıl büyüyen taze dalı Şibidik-Ayak Terliği- Şikar-Naz Şinik-Tahıl ölçeği.1 şinik 8 Kg buğday alır. Şişirik-Balon Şo-İşaret sıfatı (şona,şo mu,şo nda) şor-Laf -Dedikodu Tafra-Kendini yüksek, ulaşılmaz görme büyüklük taslama, yüksekten atma, böbürlenme, büyüklenme. Tahtalı Köy-Mezarlık Takat-Derman, güç Talkın-.Öğüt telkin. Ölünün gömülüşünün ardından imamın mezar başında söylediği dinsel sözler. Tapan-Tohum ekilirken kesekleri ezmesi için ızgaranın arkasına bağlanan uzun,kalın ve uzun kalas. Taman- Hani, hani ya, sende biliyorsun ya, Tandırınbaşı-Tandır bir tür fırın. Tapa-Dar bir deliği ya da şişenin ağzını tıkamaya yarayan, mantardan, lastikten, ağaçtan yapılmış tıkaç.- Tasalanmak-Bir şeyi kendine dert edinerek üzülmek, kaygılanmak. Taslamak-Fırsatını kollamak Taslamak-Kendinde bulunmayan değeri, beceriyi varmış gibi gösterip onunla övünmek. (Yiğitlik taslamak senin neyine) Tavsıl-Abartı Tav-Toprak tava a geldi, herg edilir Tay-At yavrusu Teberik-Ebeden dededen Kalan hatıra eşya Tebdil-(tebdili kaymak)(tebdili kıyafet)Temel olarak bir şeyin biçimini ve görünümünü değiştirmek. Tefek-Ufak, küçük yakacak kırıntısı Tefir-Çeşit,tür. (bu da bi tefir oğlan işte) Teketüke sahalı-Yenilebilen yabani ot.(cacık) Tembihlemek-Birşeyin belli biçimde ve yolda yapılmasını üsteleyerek söylemek, uyarmak Ten mek-Tendi- ürkmeden bitık fazla stres hali olabilmekte, tendikten sonra kısa mesafeli koşması ve şüpheli davranışlara devam etmesi. Teneşir-Cenazenin yıkandığı sedye ya da masa. Tengilim (Tengilim tenmek) Takla atmak. Tenmek: Fırlayıp gitmek. Terane-Makam, nağme. Çok tekrarlandığında usanç verici durum. Terek-Raf Terlik-Başa giyilen örgü şapka- Teş-Büyükçe hamur leğeni. Te-ta-Çok çok uzakta Tevekkeli-(olumsuz eylemlerde) Boş yere, boşuna, amaçsız, nedensiz, rastgele. Tevek-Asma,kavun,karpuz,kabak gibi bitkilerin sürgünü,yaprağı vs. Tezek-Büyükbaş hayvan gübresinin bir alanda serilerek loğ ile sıkıştırıldıktan sonra kesilerek tezek yapılması. Tıfıl-Henüz gelişmemiş Tığ-Malamanın höyük şeklinde yığınlanmış hali (tığ savurmak) Tıngır-Bakırdan ya da tenekeden yapılmış kova Tıpatıp-Birebir aynısı Tırıs- Atın kısa adımlarla hızlı yürüyüşü Tırsmak-Korkup çekinmek, tedirginleşmek. Tipi-Kar fırtınası Toful-Tıfıl-Küçük çocuk, ufak tefek, zayıf Tohlu- Yetişkin Koç 1 yaşındaki erkek koyun- Tohmak-Kurbağanın kurbağa olmadan önceki yavru hali Toht-Köpeklerin boynuna takılan dikenli demir halka Tokaç-Çamaşır yıkarken ıslak çamaşırlara vurulan, tahtadan kabaca yapılmış tokmak. Tombalah aşmak-Öne doğru rulo şeklinde küçük takla atmak Tombalah-Tıknaz ve tombulca, kısa boylu ve dolgun kimse Tonge-Tırpanla ekin biçenlerin korumak için sol ayaklarına bağladıkları Deste yapmaya ve ekini kesmeye yardımcı ot bağlamı. Toslamak-Hayvanlar için-alnıyla ya da boynuzuyla vurmak. Töremiyesice-(beddua)-Allah seni büyütmesin. Soyunu devam ettirmesin. Çoğalmıyasıca-Evlenip çoluk çocuğa karışmayasıca- Tuman-Pantolon Tummak-Suya bütünüyle dalmak., batmak -(suya tummak) Turab-Ayakkabı Tusba-Kaplumbağa Tuturuh-Duturuh-Kolay tutuşan kuru ince dal budak ya da ot Tünek-Kümes hayvanlarının, kuşların üzerinde tünedikleri şey ya da yer: Uçkur-Şalvar ya da eteği belde tutmak amacıyla bele bağlama.(uçkur lastiği) Uflaa,Uhlaa-Büyük mutfak bıçağı Ufra-Ekmek yapılan tahtaya veya beze atılan un Uğrak tutmak-Üç harflilerin etkisinde olduğu düşünülen kişinin taşkın ve agrasif tavırları Uğrun uğrun-Gizli bir biçimde, gizli olarak, gizliden gizliye, gizlice Uğunmak-Ağlarken kendinden geçip bir süre sessiz soluksuz kalmak, kendinden geçmek Ulak-Haber, haberci Ungut—Bulgur kırdırıldıktan ve savrulduktan sonra ayrılan en ufak parçacıklar Urba-Giysi Usul-yavaş(usul usul yaklaştı) Urupla-Tahıl ölçeği.Şiniğin ¼ i. 1 Urupla =1 kg. Urusay-gürültüleriyle rahatsız edenleri susturmak için kullanılan kelime. rezil rüsva,mahcup olma. Uslu-Akıllı, uysal, edepli (akıllı uslu ol) Usturuplu-düzenli, ustalıklı, uygun bir biçimde, derli toplu. Uşak-Çocuk Uurun-Gizli saklı Uylamak-Sıkacak kadar sürekli yapmak, üstüne düşmek, Yoklamak Üleşme-Paylaşma Üllüz-Zayıf işe yaramayan kişi Ümük-Gırtlak Ürümek-Köpek havlaması Üryan-Çıplak. Üşüşmek-Toplaşmak Üt mek-Ateşte hafif yakmak.(Sobaya benzin döktü Saçını üt tü) Üt mek-Oyunda kazanmak Vaa-Hayret ünlemi, şaşırma (vaa essah mı) Velesbit-Bisiklet Velhasıl- Sözün kısası. Uzatmadan söylemek gerekirse. Vıdı vıdı yapma-Boş lafla gevezelik yapma Vırt zırt-İkide birde, sık sık. Vızır vızır-Hiç ara vermeksizin, sürekli bir biçimde. Viran-Eskiyip, bakımsız kalıp çok harap olmuş ya da yıkılmış yapı. Yaannı-Böğrü Yaaz,yağız-Esmer Yaba-Ağaçtan yapılmış çatal biçiminde, Harman savurmakta kullanılan tarım aracı. Yad-Anımsamak, anmak Yadırgamak-yabancı bulmak, tuhaf olduğunu düşünmek Yadırgı- O yerden olmayan, yabancı Yadsımak-Var olan, gerçek olan bir şeyi yok saymak. Yağlamaç-Yufka kırıntılarının tereyağında kavrulmuş hali Yağlık-Başa bağlanan -örtü Yalak- Suyun döküldüğü yer taştan ve oyulmuş) Yalaşık-Bulaşık Yalloş-Pisboğaz Yamaç-Ön,kaşı (epenin yamacı-yamacıma dur hele) Yallama-İşe yaramaz,gailesiz,elinden iş gelmeyen Yamanmak-İstenmeyen bir şeye veya kimseye yük olacak şekilde yanaşmak, yanaşıp kalmak. Yanıç-Yengeç Yapı-Bina ev Yapma-Hayvan gübresinin duvara yapıştırılıp kurutulması Yarenlik Sohbet, söyleşi Yarıcı-Ortak Yaş-Islak- Yavan-Yağsız Yavşah- Bit yavrusu Yaygı-Halı,kilim Yayık-Yağlı yoğurttan tereyağı yapmak için kullanılan araç(ahşa ve deri olabilir) Yazı-Her yer, dağ taş, ova, kır. (yazıya,yabana çıkmak) Yazmaç-Yalamaç- Yeğni-Ağırlıkta hafif Yekinmek-Yekinip ayağa kalkmak Yesir-Esir Yılgın-Su kenerlarında, öz ve dere yataklarında yetişen, ağaç(kuraklığa dayanıklı, tuzlu toprağa uyumlu) Yılgın-Bezgin,bitkin Yılışmak-Hoşa gitmek düşüncesiyle, yapmacıklı bir gülüşle gülmek ya da yapma tavırla davranmak. Yılmak-Bıkmak, usanmak Yırah-Uzak Yoğutböcüğü-Dış kanadı sert kabuk iç kanadı şeffaf olan kanatlarına çöp geçirip fırıldak gibi döndürülen böcek türü. Yolmak-Birçok yerde kullanılır (bağ yolmak-mercimek yolmak,saç baş yolmak.) Yoosa-Yoksa Yoz- Doğaya başıboş bırakılmış ve bu yüzden evcillikte edindiği özellikleri yitirmiş olan. (gurk yozdu, yoz ağılı, yoz katımı) Yuha- Derin olmayan (suyun yuha yeri) Yular-Hayvanların başlığına, boynuna ya da tasmasına takılan ve onu bir yerden, bir yere çekerek götürmeye yarayan ip. Yumuş-İş, emir buyruğu-(babanın yumuş uşağımı var) Yunmak-Yıkanmak Yüznumara-Tuvalet Yüzü düşmek-Somurtmak, çehresi bozulmak. Yüzünguylu-Yokuş aşağı-yada yatarken yüzü yere doğru olmak Zaar- mı ola, herhalde, galiba mı acaba Zaar-Herhalde,Beklediğim gibi olur inşallah anlamında(valla gittide gelir zaar- Zaar-Yetiştirilen köpek Zahir- Parlak, açık, belli, gerçek Zarı zarı-Ağlayarak, inleyerek Zavar- Hayvan yemi için arpa, yulaf ve çavdarın birarada değirmende çekilmiş hali Zebil-Çok fazla Zehmeri-(zemheri)-22 Aralık 30 Ocak arasındaki 40 günlük dönem. Zerzele-Deprem Zevle- Çifte koşulan öküzün boyunduruktan çıkmasını önlemek için boynunun iki yanından dikine olarak boyunduruğa geçirilen çubuk. Zındık-Allaha ve ahirete inanmayan Zırnık kohlatmaz- Herhangi birşeyin en küçük, önemsiz ve işe yaramaz parçası Zınnımak-Zınnıcı-Oyunlarda mızıkçılık yapmak.Herşeye itiraz etmek,dezavantajlı durumunu kabul etmeyip oyun bozan davranışta bulunmak. Zırva-Saçma sapan anlamsız, boş, saçma söz Zibidi-Gülünç olacak ölçüde kısa ve dar giyinmiş kimse- yersiz, zamansız davranışları olan kimse Zibil- Gübre süprüntüsü, Çer,çöp, toz vs. Zikke-Hayvanları bağlamak için yere çakılan demir ya da ağaç kazık Zollu-Esaslı-çok kaliteli-çok sağlam-umulandan daha iyi (zollu oldu amma) Zoo biçmek-Yoncayı tongesiz biçerek deste yapmadan bırakmak. Zoruna gitmek-Ağırına gitmek, gücenmek (yaptığı çok zoruma gitti) Zöhür-Sahur


Çiğdem çiçeği-Kök kısmı yenilir Kıvrım bitkisi- Toplanır kökü yenilirdi Tapan bitki -Kökü yenilirdi Kengel sakızı -Içkın kökü kesilerek sütü kuruyunca sakız olurdu Bulgurum sakızı-Tırtılımsı böceğin, Içkın kökünden bitkinin sütünü ile beslendikten sonra dışkı olarak çıkarması ve kuruyan dışkının sakız olarak çiğnenmesi.


Tavuk yumurtladığında yumurtası tam olarak kalsiyumlaşmamış ve kabuk dokusu   yumuşak vede esnekse zar attı ya da zar yumurtladı denilir

 Hayvan otlamasına Yayılma deriz(aslında ise hayvanları otlatmak için meraya, araziye yayılması(dağılması, serbest bırakılması )
Örtü örtülür

Lamba-ışık söndürülür Kapı pencere kapatılırken Kapıyı ört deriz Lambayı ışığı kapat deriz

Harman sonu Hasılat hesaplanırken: Arpa Buğday Çinikle Ölçmek için sayılmaya başlanırken; Allah 1,Bereket 2,Sayı 3 diye başlanır.

Düzencik ismiyle ilgili yardımcı anlamlar.

Düzen-Hile (düzenbaz) Düzen-Tertip,çeki düzen(düzenli olmak) Düzen-Belli yasa ve kurallara göre kurulmuş olan nizam(devlet düzeni-köy düzeni)

Yılan gırhan-Aşırı cimri. Yundun mu kel kızım. Tarandım bile ana Alim Allah Ahar akıyo gözün bakıyo İtin öldüğü yerde-çok çok uzak Gemini gerdirmeden Halaç pamuğu gibi atmak Soğuk tandırdan sıcak ekmek. Yarış alacak at son dönemeçte belli olurYarış alacak atın gemi çekilmez Karaağaç geldi Zemheri geldi Kılavuzu karga olanın burnu b...kurtulmaz Çok gezen papuç b...getirir 14 'ün askeri gelse alamaz elimden bu sigarayı Bire uzun ikiye kısa Sen neyapıyon yavv,ahlıyınan aran iyimi Kış,cinganı evinde yakalamışta: Ne yaman yerde yakaladın kış demiş. Hep deli hüp deli beşiktekide başını sallıyo Boyu devrilesicede,boyu boz tahtalara gelesice Garaltısı gahasıca Yaşı gareelmiyesice Öksüz hırsızlığa çıkınca ay ilk akşamdan doğarmış Südüklüğü durasıca Bi büküm yufka Usul bas, yavaş yürü. Soyhandan galmasın Ocağın batmıyasıca Ocah başından yırah Obıyaşı-Obaya garşı Yel gel yel gel- Gidele şurdan Soyu tükenmiyesice Boyu devrilesice Yaşamıyasıca Şemşamer mesepli Heyka hekmiş çamura çökmüş çekince kuyruğu kopmuş (hikaye sonunda) Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine—Masal sonunda

Beyaz tütün buyanna,gara tütün şoyanna

Hayvanlara söylenir Çü- Hoşt- Gah gah gah- İyss- Kişkirmek- Keç- Ho haa- Kişe- Cu cu cu- Deh

Birşeyi pekiştirmek ve derecesini anlatmak için !!!!

Sop soğok Ap aç Sım sıcak Tap taze Ep eski Up uykusuz Dep derin Yüm yüksek Ap ak Sim siyah Yep yeni Ap akıllı Dep deli Sap sakin Cam cahillik Dup durgun Hıp hızlı Yam yavaş Pas parlak (pas tek başına kir,pasak anlamında iken-burada çok çok parlak oluyor) vs. deriz

Çocuklar oyun oynarken söyledikleri

Leblik-(Leblikoyunu) Lalempe lulempe gıçgıç gundurabiç 43 44 45............. Dısi- Eşlerimkarabaşangeliyo- Diz ampusu Araykeste So be Gale götürmek Ay gördüm Uçtu uçtu kuş uçtu Yağ satarım Bal satarım Ustam ölmüş ben satarım

Ölçü birimleri

Dara-1,283 gr mış Dirhem-3,750 mg mış Kulaç-1.83 cm miş Arşın-1 metre 1.5 arşın mış 1 Batman (6 okka) 7,7 Kg Şinik-Tahıl ölçeği.1 şinik 8 Kg buğday alır.

Urupla-Tahıl ölçeği.Şiniğin ¼ i. 1 Urupla =1 kg.

2 dirhem 1 çekirdek; Keçiboynuzu çekirdeği doğada bitkiler içinde çekirdeği bozulmayan ağırlığı değişmeyen türlerden biri. Osmanlı ve Arap dünyasında bu keçiboynuzu çekirdekleri ölçü birimi olarak kullanılıyordu. “İki dirhem bir çekirdek” deyimindeki çekirdek, keçiboynuzu çekirdeği. 16 keçiboynuzu çekirdeği bir dirhem olarak

ARAŞTIRILMAYA MUHTAÇ KONULAR

                  Bu bölümde yer alan  Ritüeller hakkında  hakkında;

Doğruluğu iddia edilen şeyler değillerdir. Sadece çocukluktan hafızalarımızkalanlar, büyüklerin anlattıkları ya da köyde sosyal öğrenmeyle hafızamızda kalanlardan ibarettir. Bizler sadece Enteresan şeyler oldukları için yazma gereği duyduk. Ayrıca sizlerde bu şekilde Enteresan bilgiler hatırlıyorsanız katkılarınızı yorumlara yaza bilirsiniz.


ESKİDEN YAPILAN, GÜNÜMÜZDE BİLİNMEYEN VE YAPILMAYAN RİTÜELLER

* Hortum çıktığında, Şeytan ve cinlerin düğünü olduğuna inanılır.
Hortumun dağılması için (Şeytanı-cini korkutmak) Ali var Ali var Ali var denilirdi ya da Yel gel yel gel denilirdi.(şimdi denilmiyor).
*İğdelide Türbe olduğuna inanılır, oradaki ağaçlara çaput bağlanır, çürümüş ağaçların çatlaklarına metal para bırakılırdı.
Civar köyler tarafından iğdelideki türbenin Etyemez dede türbesi olduğu rivayet edilir..Hakkında bilgi bulunmamaktadır. (etyemez ismi de dikkat çeken ve enterasan hususlardandır.)

Çocuklar, Öz de çimerken yüzme bittikten sonra en son suyun temiz olduğu yerde bi avucuyla suyu alıp sağ omuza serperek sonra sol omuza serperek, “Arılıh duruluh Gızlara vuruluh” derlerdi. Bu şekliyle çok anlamsız iken: acaba aslı “ Arındıh durulduh, Gızıllara vurulduh” olabilir mi diye. İnsanı düşündüren, araştırılmaya muhtaç bi konu karşımıza çıkıyor. Yine çocuklar özde çimerken; “Elim yaş yüzüm yaş bana bahan gızılbaş” diyerek kendilerine bakanın gızılbaş sayılması için aşağılayıcı söylemde bulunurlardı. Çocuklar bunu nereden öğrendiler? Ancak aynı söylem; söyleyen kişi ve söylediği yer değiştiğinde anlamda değişiyor ve övgü haline gelebiliyor. Mesela, çeşme başında genç bir kızın kendisine sevdalı bakan delikanlıya söylediğini düşünürsek.(Elim yaş yüzüm yaş bana bakan oğlan kızılbaş) gibi.Bu durumda da övgü ve güzelleme anlamı katıyor.

Köy mezarlığının doğu kenar kısmında yığma taşların ve karamuk bitkisinin olduğu yerde 1/3 i kırılmış olan (böyle hatırlıyoruz), Bakıldığında çingi ve yuvarlak olduğu anlaşılan taş vardı. İnsanlar bu taşın Gökten düştüğünü söyler ve Hz. Alinin  kafasıyla ilişkilendirirlerdi. Daha eskiden Taşı öpüp alınlarını koyup, yığıntı taşlara mum yakıp bırakılırmış


 Çiftliğin Türbesi;
Yakın zamanda isminin Seyyit Halil KERAMETTİN olduğu belirlendi. Ama araştırıldığında adından başka bilgiye ulaşılmıyor. 

Türbe ziyaret edilir yemek (etli kufte) yenilir, dilekte bulunulurmuş. Daha eskiden daha sık ziyaret edilirmiş. Türbenin bulunduğu yer Alevkışla ve Düzencik Öz ünün kesiştiği yerdedir!!!

Su kültürü TÜRKLERDE ÇOK ESKİDEN VARDI. Bunun temeli YER SU İnanış ve anlayışına dayanmaktadır. Türkler her çağda suya ayrı önem vermiş olup, ona bazı değerler ve semboller atfetmişlerdir. Bunlardan en dikkat çekeni ise Suyun sonsuzluk ile aynı noktada kesişmesidir. Nitekim; Akıp giden su veya suyun ayağına Türkler inanıyordu.

Alevilikte iki suyun kesiştiği yer kutsal sayılır,

Dini bayram arefelerinde Mezar ziyaretleri yapılır, Lokum ve Bisküvi dağıtılırdı.(günümüzde devam ediyor olabilir.)

Devrim döndü- Öldüm. (çok şaşırınca,çok korkunca,umulmadık beklenmedik şeyle karşılaşınca kullanılır. Hayretten öldüm-korkudan öldüm ) Öldüm devrime oturdular.Devrim döndürdüler.

Ölünün devrine oturulurdu, şimdi yapılmıyor. Yine çok enteresan ki (Alevilikte devrin daim olsun denilir.)

Düğünlerde kız evi Bayraktarı, erkek evi Bayraktarı konuşmaları
Kimlerdensiniz
Nerden gelip nere gidersiniz
Hazırlardan gelip Hızırlara gideriz

BU GADAR GUSUR, GADI GIZINDA DA OLUR.

                                                                                                                            Mart 2024

Nüfus

Yıllara göre mahalle nüfus verileri
2007 62
2000 144
1997 147

Dış bağlantılar

  • Yerelnet23 Haziran 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
Taslak simgesiTürkiye'deki bir mahalle ile ilgili bu madde taslak seviyesindedir. Madde içeriğini genişleterek Vikipedi'ye katkı sağlayabilirsiniz.